Pazar, Mart 22, 2009

Bir önceki yazımda kitap sonlarından bahsetmişim.Nihayet Elif Ş.'nin son kitabına başladım ve başlamamla bitirmem bir oldu.Hani derler ya "boş vakitlerimde okurum" diye,ben kitabı okuyabilmek için boş zaman yarattım kendime,iyi de ettim.Bu sefer sonuna bakmadım yine ama romanın başında sonunda ne olacağı yazıyordu bu sefer de...Ama bu romana bakış açımı değiştirmedi yine de.
Heyhat,hayat!
Hayal gücü,kurgu,kelimelerle cambazlık...
"Aşk" ki adı bu kadar yıpratılmış,eskitilmiş bir kelimenin içine bu kadar çok anlam yükleyebilmek,o adı şanına yakışır bir şekilde tekrar diriltmek...İşte bu,bir roman adı bu kadar sade olabiliyorsa,bir aşk da o kadar karmaşık yaşanıyor belki de...
Geri dönüşlerle başladım tekrar yazmaya dedim ya,okumaya da döndüm.Kendime döndüm.Bugün Ege yağışlı,puslu,güneşli,bulutlu.Yine okudum,okudum.
Son günlerde basında okuduğum,tv de izlediğim bir tartışmadan yola çıkarak "Siyah Süt" ü tekrar aldım elime,unuttuğum yerleri anımsamaktı niyetim,ama ilk defa almış gibi elime, yuttum sayfaları yine birer birer,kitabı kenara bıraktığımda hava kararmış,yağmur dinmişti.Elektrikler kesikti,elektrik de gelmiş,ışık yanıyor ama ben farkında değilim.Öyleyse hava kararmış da ben nasıl görebiliyorum kitabın sayfalarını,işte:heyhat,hayat!
"Romancı gördüğünü değil,görmek istediğini yazandır" demişti üniversitedeki hocamız,çay ikram etmek misafire,gerçekleri çarpıtmakla ilgili bir örnek olabilir mi? Ya da olmadığı gibi gösterilmekten neden korkar insanlar? Başkalarının düşüncelerini o kadar önemsiyoruz ki bazen,kendi düşüncelerimiz gibi oluyor bir süre sonra onlar,biz de inanıyoruz artık onun kendi düşüncemiz olduğuna...
Neyse ne,hava yağmurluydu,ben okudum.Sonra da yazdım.Bu kadar...

Hiç yorum yok: