Pazartesi, Kasım 13, 2006

Uzun zamandır haber alamadığım kareli örtülü mekan müdavimimizden yeni haberlerimizi aldık,yaşantımıza kaldığımız yerden devam etmek üzere/üzereyiz.18-19 günlük bir ağır gripten sonra,haftalardır burnum yara dolaştığımı unutup kendimi attım dışarı hafta sonu,2 gün boyunca 2 ayrı evde kalarak,sabah gözlerimi açtığımda tavanları yadırgadım.(Benim böyle miydi lambam ya?) hımm,mırnav...
-Günaydın
-Kahvaltı yapalım.
-Boğazım çok kötü,hırlıyorum...
-O kadar içersen,tabi hırlarsın.
Şu sıralar hayatımda bazı değişikliklere yer vermek üzereyim.İçinde bir türlü rahat edemediğim,en önemlisi bir türlü ısınamadığım evimi değiştirmek üzereyim galiba,daha kontrat yapmadan yeni ev sahibiyle,eskisine taşınacağımı bildirdim,kolilerle uğraşıyorum evde,bakalım çıkacağım ev hala boş mu? İşte böyle,her zamanki gibi sağlama alınmamış bir sürü manevra...
Bundan sonra hayatımın daha değişik olacağına dair inancım artıyor,yeni bir şeylere adım atmak konusunda üstümde başımda belirmeye başlayan yosunları şöyle bir temizleyip altında kalan şeyi,yeniliklere hazır hale getirmeye çalışıyorum.
Belki yeni eşyalar da olabilir,olabilir mi baba? :)
Aslında her şey ne kadar yeniyse,o hızla eskiyorsun,çabuk tüketiyoruz ya her şeyi,yeni aldığım duvar saatini bozdum.Bu zaman konusunda bana yapılmış bir işaret olsa gerek.Bir şeylere bağımlı olmayı artık bırak diyor yani bana...
Bıraktım ben de...Saçımla oynamayacağım artık,toplantılarda rezil oluyorum.
Biraz daha fazla klasik müzik dinleyeceğim,başak bu konuda önyargılı olduğumu söyledi,yarım saat sonra müziği değiştirdiğimi fark edip,daha uzun süre "dayanmam" (bunu ben söyledim) gerektiğini de söyledi.
Yatağıma başlık da alacağım,beyin hücrelerim kafamı duvara toslamaktan ölüyor.Belki böylelikle en azından maddesel anlamda daha fazla şeye sahip olacağım,bu da bendeki bazı manevi boşlukları geçici olarak unutturur.(mu?)Mesleğime olanca ağırlığımı tekrar verebilmek gibi mesela,şu sıralar tahammül sınırlarımın eşiğindeyim.Klavyedeki tuşlara bile.Çünkü yetmiyorlar,29 harfin beni yine sınırladığını hissederek derdimi hiçbir zaman tam olarak anlatamadığımı bir kez daha kendi gözlerimle görüyor,sinirleniyorum.Derdim mi? Derdim kendimle barışık olmak,o zaman diğerleriyle de ateşkes imzalayacağız.
Nefret duygusuyla,önyargılarımla,güvensiz güvenimle,yalnızlığımla,kalabalık beynimle,hepsiyle ateşkes imzalayacağız.
Tüm benliğim hükümsüzdür,tüm yazılanlar gibi...

Hiç yorum yok: